BAZI ŞİİRLERİM
AKORDEONUN SESİ
Akordeon çalıyor bir yerlerde…
Eşit aralıklarla katlanmış derisiyle,
Eşit olmayan zamanlı ömrüm…
Neydi anımsadıklarım bilmiyorum?
Ki bilsem de söyleyemiyorum…
İçim bir o kadar dolu ve boş…
Akordeonun kulağımdaki sesi
Çok hoş.
Uzandım duymak için bu hoşluğu,
Uzandıkça dolduruverdim içimdeki boşluğu…
“Hey sen akordeonu çalan yaşlı amca!
Ulaşabildin mi hayatın amacına?”
Garip garip baktı yüzüme
Buğulu gözlerini dokundurdu gözlerime…
“Ah evlat sorsana niye akordeon çalıyorum?
Ben artık susuyorum, bu tenekeyi konuşturuyorum.
Hep çalıştım amacımı düşünmeden,
tam düşünmeye başladım,
sözlerimi kaybettim aniden.
Şimdi akordeon oldu dilim,
Düşüncelerse yüreğim…”
“Bak” dedi, ellerini uzattı.
Elleri hem soğuk, hem de yarık yarıktı,
kabuktu:
“Anladın mı?”dedi, cevap beklermiş gibi…
Anladıysam da konuşamadım,
Yaşlı akordeon gibi…
Bir baktım!..Ömrüm geçmiş,
Eşit olmayan zamanlı ömürler içinden…
-Bir kar sabahı İstanbul’da…
Kar sesi duydum akordeon ıslıklarında…
Mürüvvet Adalı Uygun
Eğitim Danışmanı
DÜŞLER
Miniklerime
Uyuyan kar tanelerinin nefes alışları ve düşler!
Ne olmuşsa olmuş, kendilerini kaybetmişler.
Duyulan bir çıngırak sesi uzaklardan,
Onlara doğru yürüyen pembe bir kardan adam.
Bakınca yukarıya, gördüğüne inanamamış.
Kar tanelerine bağırmış.
“Heeey, hey, heeeeyyyyy!”
Duymamışlar ne yazık ki…
Duyuramamış kardan sesini.
Onlar uyudukça, kardan adam erimeye başlamış.
Yer pembe, gök pembe…
Birden bir sıcaklık olmuş gökyüzünde,
Koşuşan bir tılsım karların düşünde.
Hepsi birbirine bakmış,
Bir çocuğun dileğiyle karşılaşmış:
“Tanrım, ne olur kar yağsa!
Dört parmağı olmayan arkadaşım,
Ona aldığım parmak dolgulu eldivenini taksa…”
Kar tanelerinin içinde esen bir fırtına,
Başlamışlar aralarında konuşmaya,
Yavaş yavaş uyanmaya…
Bu pembelik de neyin nesi?
Aşağıda eriyen milyonlarca kar tanesi…
Tanrı’dan bir ses:
“E haydi, yağsanıza.
Meleğimin duasına katılsanıza”
Kar tanelerinde son bir bakış,
Ardından teker teker yeryüzüne akış.
Ne kadar dans ettiler bilinmez?
Yerde bir pembe kardan adam,
Dolgu parmaklı pembe eldivenli o çocuk…
Karlar bakışır,
Tanrı her kar yağdığında
“Meleklerim” dediği çocuklarıyla oynaşır.
O gün bu gündür, kar taneleri düş görmez,
Tüm güzel düşler çocuklarındır.
-Yine bir kar sabahı İstanbul’da
Miniklerimin sevgisi koynumda-
ALEV,1-2-3-4 C’ye…
Mürüvvet Adalı Uygun
Eğitim Danışmanı
MUM ALEVİ
Oturmuşum!
Yolun başı mı, sonu mu belli değil!..
Elimde sevdalara yanan
kadife kokulu kandil…
Var olan, yok olan
hayalimde,
Sevgiliyi bekliyorum tam da gelme
saatinde…
Sevgilim yelkovanın hızıyla gel,
akrep yüreğim donsun…
Kadife kokusu azaldı kandilimin,
Tenimin kokusu yoluna ışık olsun!…
Mürüvvet Adalı Uygun
Eğitim Danışmanı
SAKİN SAVRULUŞ
Sakince savruluşumdu kendimden,
Kızaklardan hızla kayıp,
Okyanusa düşüşümdü derinden…
Var gücümle asılınca küreklere,
Küreklerden önce dalgalar götürdü beni,
Siyah-beyaz tenine.
Sakince savruluşumdu bedenimden,
Tutkuyla konuverdim,
Binbir renkli göğsüne
Sakin savrulmuş…
-Ne güzeldi tenin, okyanus kadar derin!
Mürüvvet Adalı Uygun
Eğitim Danışmanı